Aslında bu kazaların çoğu önlenebilir. Fakat dikkat eksikliğinden ve gerekli önlemlerin alınmamasından dolayı önlenmesi de imkânsızlaşabiliyor.
Peki neden bu kadar “imkânsız” görülüyor?
En önemli sorun dikkat eksikliği.
Günümüzün dijital çağında, sürücüler sıklıkla akıllı telefonlarına veya diğer elektronik cihazlara odaklanırken araç kullanıyorlar. Telefonla uğraşmak gibi aktiviteler sürücünün dikkatini yoldan uzaklaştırıyor. Bir anlık dikkat dağınıklığı bile önündeki aracın yavaşladığını fark etmeyi engelliyor.
Araçlar arasındaki uygun takip mesafesini korumamak, arkadan çarpma riskini daha da artırıyor. Bir araç, diğerinin hemen arkasında seyrediyorsa ani duruşlarda tepki verme süresi kısıtlıdır. Bu da kazalara zemin hazırlıyor.
Hız sınırlarına uyulmaması bir başka problem.
Yol ve trafik kurallarına uygun hızın aşılmaması, kazaların riskini artıran bir faktör. Aşırı hızlı sürmek, sürücünün zamanında durmasını zorlaştırırken arkadan çarpma riskini de maksimuma çıkarıyor.
Yağmur, kar, buz veya sis gibi kötü hava koşulları, sürücülerin görüş mesafesini azalttığı gibi yol yüzeyini kaygan hâle getiriyor. Bu da frenleme mesafesini uzatarak arkadan çarpma kazaların meydana gelmesine neden oluyor.
Arkadan çarpma kazalarının engellenememesine dair istatistikler ciddi boyutta.
Raporlara göre ABD’de tüm otomobil kazalarının neredeyse %28’i arkadan çarpma sonucu gerçekleşiyor. Bu da yılda yaklaşık 1,7 milyon arkadan çarpma kazalarının yaşandığı anlamına geliyor.
Peki bu tür kazalar nerelerde yaygın olarak görülüyor?
Genellikle trafik sinyallerinden dolayı yaşanan ani duruşlar, yoğun trafik, otoyollar ve otoyol geçişlerinde bu tür kazalar meydana geliyor. Güvenli bir yolculuk için trafik kurallarını es geçmeyerek arkadan çarpma kazaların ölümcül sonuçlarını olabildiğince minimuma indirebiliriz.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: