Bilim dünyası şaşkın: Bu kez yıldız bir kara deliği yuttu

Bildiğiniz gibi kara delikler, evrendeki en yıkıcı güçlerden biri olarak biliniyor. Genellikle bir yıldızın kendi kütle çekimine yenik düşmesiyle ortaya çıkan bu kozmik canavarlar, çevrelerindeki maddeyi ve hatta ışığı bile yutarak geriye yalnızca karanlık bir boşluk bırakıyor. Bugüne kadar bilim insanları kara deliklerin yıldızları yuttuğuna sayısız kez tanık oldu. Ancak bu yaz yaşanan olağanüstü bir kozmik patlama, tüm bildiklerimizi tersine çevirebilecek türden. Çünkü bu kez, yıldız bir kara deliği yutmuş olabilir.

NASA’nın Fermi Gamma-ray Uzay Teleskobu tarafından 2 Temmuz’da tespit edilen GRB 250702B adlı gama ışını patlaması, kayıtlı en uzun ve en gizemli patlamalardan biri olarak tarihe geçti. Normalde bu tarz kozmik olaylar (GRB’ler) birkaç saniye ya da en fazla birkaç dakika sürerken, GRB 250702B tam yedi saat boyunca devam etti. Üstelik patlama yalnızca uzun sürmekle kalmadı; birkaç kez tekerrür etti ki mevcut astrofizik modellere göre bu imkânsız olmalıydı. Çünkü gama ışını patlamaları, bir yıldızın tamamen yok olduğu tek seferlik olaylar olarak biliniyordu. Dolayısıyla aynı kaynaktan birden fazla sinyal alınması, bilim dünyasını mevcut modellere alternatif sunacak yeni teoriler geliştirmeye itti.

Gözlemlenen Olayı En İçi Açıklayan Senaryo, Kara Deliğin Yıldız Tarafından Yutulması Olabilir

Bilim insanları haftalardır bu sıra dışı veriyi anlamlandırmaya çalışıyor. Yeni ortaya atılan bir teori ise hem büyüleyici hem de ürkütücü: İngiltere’deki Liverpool John Moores Üniversitesi’nden bir araştırma ekibine göre bu patlamanın nedeni, bir yıldızın bir kara deliği yutması olabilir. Normal koşullarda kara delikler, yakınlarına fazla yaklaşan yıldızları dışarıdan parçalayıp yutarak devasa miktarda enerji açığa çıkarırlar. Ancak bu olayda senaryo tersine işliyor. Yıldız, ömrünün son evrelerinde genişleyip dış katmanlarını şişirdikçe, yörüngesinde dolanan küçük bir kara delik bu genişleyen gaz zarfının içine çekiliyor. Yıldızın yoğun dış tabakaları arasında sürtünme etkisiyle yavaşlayan kara delik, zamanla merkeze doğru spiral bir düşüşe geçiyor. Nihayet çekirdeğe ulaştığında, aşırı yerçekimi etkisiyle yıldızın iç yapısını bozmaya ve çevresindeki maddeyi yutmaya başlıyor. Bu süreçte kara delik, yıldızın iç kısmındaki plazmayı hızla emip dönme momentini artırıyor; ortaya çıkan devasa enerji, kutuplar boyunca dışarı püsküren relativistik jetler şeklinde uzaya salınıyor. Bu jetler, milyarlarca ışık yılı uzaktan bile tespit edilebilen o güçlü gama ışını patlamalarını (GRB) oluşturuyor.

Araştırma ekibine göre bu içsel yıkım süreci, patlamanın bu kadar uzun sürmesini de açıklıyor. Normal bir süpernova birkaç dakikada enerjisini tüketirken, kara deliğin yıldızın içinde yavaş yavaş ilerlemesi saatler sürebiliyor. Bu da gözlemlenen yedi saatlik enerji salımını mantıklı hâle getiriyor. Astrofizikçi Hendrik van Eerten, “Bu senaryo, gözlemlenen uzun zaman ölçeğini açıklayabilen az sayıdaki modelden biri.” diyor.

GRB 250702B, şimdiye kadar kaydedilen en tuhaf gama ışını patlamalarından biri olarak kabul ediliyor. Üç farklı aşamada gözlemlenen patlamanın kaynağı, yapılan ölçümlere göre milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Bu da olayın olağanüstü gücünü daha da etkileyici kılıyor; zira bu kadar uzak bir mesafeden bile algılanabiliyor olması, patlamanın boyutunu gözler önüne seriyor.

Bilim insanları yine de temkinli. Alternatif senaryolar arasında yıldızın kendi kütlesi altında çökmesi ya da orta büyüklükte bir kara delik tarafından parçalanması ihtimalleri de değerlendiriliyor. Ancak şu ana kadar hiçbir model, gözlemlenen tekrar eden gama ışını dalgalarını ve uzun süreli enerji yayılımını bu kadar net açıklayamıyor.

Her ne kadar hâlâ birçok soru yanıtsız olsa da, GRB 250702B olayı bize bir kez daha evrenin ne kadar tuhaf ve öngörülemez olduğunu hatırlatıyor. Bu gizemli patlamanın ardında gerçekten bir yıldızın içerisine düşüp onu içten içe yiyen bir kara delik varsa, bu yalnızca yeni bir astrofizik keşfi değil; aynı zamanda yıldız ölümünün şimdiye dek görülmemiş bir türü anlamına geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir