Şirketler olduğundan daha çevreci görünüyor tüketiciyi kandırıyor: ‘Yeşil’ yalanlara dikkat

Hem dünya hem de Türkiye ekonomisi için gittikçe daha önemli bir hale gelen yeşil dönüşüm konusunda bazı şirketler kamuyu ve tüketicileri yanıltabiliyor. Greenwashing yani Türkçe anlamıyla ‘yeşil badana’; kısaca bir kurumun kendini gerçekte olduğundan daha çevreci ve daha sürdürülebilir gösterme çabasına deniyor. Bu faaliyetler çevre hassasiyeti ile tüketimini şekillendiren tüketicinin kandırılmasına, karbonsuzlaşmaya yönelik çaba gösteren şirketlerin haksız rekabetle karşılaşmasına ve piyasa dinamiklerinin bozulmasına neden oluyor.

REKABET GÜCÜNÜ ETKİLİYOR

Şirketlerin iklim değişikliği ile mücadelede çok önemli bir rolü olduğunu anlatan iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik alanında danışmanlık ve eğitim hizmeti veren Climate Union’ın kurucusu Akın Ayberk Çilekoğlu, “Şirketler etkili uygulamalar geliştirip, yenilikçi yaklaşımlarla bu dönüşüm sürecine katkı sağlıyorlar. Ancak çevresel sürdürülebilirlik konusunda yeterli hassasiyeti göstermese de öyleymiş gibi davranan çok sayıda şirket var. Bu durum gittikçe yaygınlaşıyor. Çünkü çevre duyarlılığı güçlü bir reklam ve pazarlama materyali olarak şirketlere rekabet avantajı sağlıyor. Halbuki şirketler çevresel sürdürülebilirlik alanında yapacakları yatırımlar ile bir yandan doğal çevrenin korunmasına katkı sağlarken, diğer yandan ulusal ve küresel düzeyde rekabet gücünü artırabilir, marka itibar ve güvenilirliklerini de koruyabilir” diye konuştu.

HANGİ SEKTÖRLERDE DAHA YAYGIN

Türkiye’nin de 2022 sonunda ‘Çevreye İlişkin Beyanlar İçeren Reklamlar Hakkında Kılavuz’unu kamuoyuna duyurduğunu hatırlatan Çilekoğlu, “Küresel düzeyde yeşil aklama ile mücadele ediliyor. Devletler yeni adımlar atıyor. Çalışmalara göre petrol ve doğalgaz sektörünün çok fazla greenwashing yaptığını, onu da bankacılık ve finans sektörlerinin takip ettiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de ise hızlı tüketim ürünleri başta olmak üzere gıda, ulaşım, kozmetik, enerji, bankacılık ve tekstil gibi çeşitli sektörlerde sıkça greenwashing ile karşılaşıyoruz” dedi.

ŞİRKETLER BUNU NEDEN YAPIYOR

-Greenwashing yapan şirketlerin aslında piyasaya sundukları ürün veya hizmetin çekiciliğini artırmayı hedeflediğini belirten Akın Ayberk Çilekoğlu, “Çevre duyarlılığı olan tüketiciler esas hedef kitleyi temsil ediyor. Ayrıca tüketicide daha kaliteli algısı yaratabiliyor. Dolayısıyla greenwashing yapan şirketler aslında büyük bir rekabet avantajı elde etmiş oluyor. Bu yüzden yeşil aklama, rekabet kurulları ve finansal piyasaları denetleyen ve düzenleyen kamu otoritelerinin de faaliyet alanına giren bir konu oldu” dedi.

TÜKETİCİ NEYE DİKKAT ETMELİ

-İklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirliğe dair okur yazarlığı artırmanın da artık oldukça önemli olduğunu söyleyen Akın Ayberk Çilekoğlu, “Tüketiciler her bir ürün ve hizmetin içeriğini, doğaya ve insan sağlığına etkilerini bilmeseler bile doğa dostu veya sürdürülebilir ürün gibi çok genel tabirler kullanan, belirsiz, kafa karıştırıcı içerikleri barındıran ürün ve hizmetlerden uzak durabilir, en azından şüphe uyandırıcı içeriklerin olduğu ürün ve hizmetleri tercih etmeyebilirler. Sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının çalışmaların  inceleyebilirler. Özellikle sağlık açısından risk taşıdığını düşündükleri ürün ve hizmetler konusunda Alo 175 Tüketici Danışma Hattı’ndan bilgi almayı bile tercih edebilirler” ifadelerini kullandı.

‘DÜZENLİ OLARAK RAPORLAMA ŞART’

Gerçek verilerle desteklenmeyen faaliyetlerin greenwashing riskini artırdığını anlatan İklim için 350 Derneği Finans Kampanyaları Sorumlusu Selen Karaca, “Aynı zamanda şirketlerin belirledikleri çevresel hedeflerin gerçekçi ve ölçülebilir olması gerekir. Ayrıca, bu hedeflere ulaşmak için atılan adımların ve kaydedilen ilerlemenin düzenli olarak raporlanması da diğer bir şart. Dolayısıyla bu kriterler bir şirketin çevre ile ilgili adımlarının gerçekçiliğini değerlendirmede yol gösterici olacaktır” dedi. İklim için 350 Derneği olarak Türkiye özelinde konuyu bankalar ve özel sektör olarak 2 ayrı raporda incelediklerini vurgulayan Karaca,  “Bankaları incelediğimiz raporda yer alan 17 bankadan; 10’u kömüre ‘hayır’ derken, 11’i  net sıfır hedefine uygun olarak adımlarını atma taahhüdünde bulunmuş. BIST 30 Endeksi’nde yer alan bankacılık harici 26 şirkette ise 10 şirketin 2022 yılına göre Kapsam-1 emisyonları artarken, sadece 7 şirketin emisyonları azalmıştır. 9 şirket ise emisyonlarını raporlamamış. Ayrıca çoğu şirket karbon-nötr olma yolunda bir hedef tarih paylaşmıyor ve belirli bir planları yok. Ancak sadece taahhüt vermek yeterli değil ve önemli olan bu taahhütleri destekleyecek gerçekçi ve ölçülebilir kısa-orta-uzun vadeli plan” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir